Vakıf, 20. Kuruluş yıldönümünde, kadın tarihi üzerine çalışan ve Osmanlı Türkçesi bilmeyen araştırmacılar için Osmanlı Dönemi kadın dergilerini tanıtmak amacıyla, Finlandiya Büyükelçiliği desteğiyle “Kadınların Belleği Dizisi Çeviri Yazım Projesi”ni başlattı. Proje kapsamında Kadınlar Dünyası (1913-1921), Hanımlara Mahsus Gazete (1895-1908), Kadın Yolu/Türk Kadın Yolu (1925-1927), Kadın (1908-1909), Türk Kadını (1918-1919), Genç Kadın (1918), Aile (1880) ve Hanım (1921) dergilerinin çeviri yazımı yapıldı. Böylece dönemin kadınlarının yaşadıkları sorunları, çözüm arayışlarını, kendileri ve toplumla ilgili düşüncelerini, hakları için verdikleri mücadeleyi, kurdukları dernekleri, çalışma hayatına katılma çabalarını, düşün ve yazım faaliyetlerini görmemiz mümkün olabildi.
Proje Sponsorları: Finlandiya Büyükelçiliği, Oto Analiz Bilgisayar Danışmanlık İletişim Hizmetleri Ltd. Şti., Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostları Derneği, Cenk Erözer, Meral Akarçay
Projede Yer Alan Çeviri Yazımcılar: Prof. Dr. Nevin Yurdsever Ateş, Prof. Dr. Mustafa Çiçekler, Prof. Dr. Fatih Andı, Doç. Dr. Fatma Büyükkarcı Yılmaz, Doç. Dr. Tülay Gençtürk Demircioğlu, Doç. Dr. Birsen Talay Keşoğlu, Mustafa Keşoğlu, Fatma Kılıç Denman, Prof. Dr. Oğuz İcimsoy, Çiçek İlengiz
Proje Yürütücüsü: Aslı Davaz
Yayın Koordinatörlüğü: Prof. Dr. Tûba Çavdar Karatepe, Özkan Güner
Sayfa Tasarımı: Yücel Dağlı, Ender Boztürk
Destek Verenler: Elif Mahir Metinsoy, Fatma Türe, Gönül Küfteoğlu, Hülya Hayatseven, İmren Sipahi, Meryem Turan, Mete Taşkıran, Suna Güler, Yavuz Selim Karakışla, Zehra Toska
Kadınların Belleği Dizisi Yayınları
Hazırlayan: Nevin Yurdsever Ateş
Yayın Sponsoru: Finlandiya Büyükelçiliği
ISBN: 978-975-8081-15-8
Önsözü görüntülemek için tıklayınız.
Alıntı: “Muhterem Hanımefendi, Benim de başkanı olduğum Uluslararası Kadın Hakları Cemiyeti adına, çıkarmakta olduğunuz ‘Kadın Yolu’ adlı dergi için sizi tebrik ederim. Sadece kendi çocukları için değil aynı zamanda ülkelerimiz için sorumluluk sahibi olan ve kadınların gelişimine imkân sağlayan böyle bir derginin varlığı mutluluk vericidir.
Birkaç senedir ülkemizde kadınların seçme haklarına sahip oldukları doğrudur. Fakat ciddi sınavlar da vermiş bulunmaktayız. Genç kızlara hayatlarını kazanmaları ve iyi anne olabilmeleri için eğitim verebilmek adına önemli çabalarımız oldu. Taşrada ve şehir belediyelerinde çocuk, yaşlı, sefil, dul ve kimsesizler için çalıştık. Benzer çalışmaların sizin ülkenizin saygın kadınları tarafından yapılıyor olmasını büyük bir sevgi ve hayranlıkla değerlendirmekteyiz (…) Bizim cemiyet dergimizin 40 ülkede kadınlara sunduğu gibi sizin derginiz de ülkenizdeki kadınlara değerli görüşler sunmaktadır. Birbirimize kanun taslak projelerimizden, toplumsal içerikli çabalarımızdan, faydalı tecrübelerimizden bahsedelim. (…) Sizi ve barış ile eşitlik için çaba gösteren, kadın hareketini destekleyen bütün çalışma arkadaşlarınızı sevgiyle selamlarım.”
*“Misis Corbett Ashby’nin Nezihe Muhiddin Hanım’a gönderdiği mektub”, Yeni Harflerle Kadın Yolu / Türk Kadın Yolu, s. 122-123.
Hazırlayanlar: Mustafa Çiçekler, Fatih Andı
Yayın Sponsoru: Finlandiya Büyükelçiliği
ISBN: 9789758081240
Önsözü görüntülemek için tıklayınız.
Alıntı: “Mesleğimiz pek vâsi’dir [geniş]. Bir iki sözle hülâsa etmek [özetlemek] mecburiyetinde bulunsak deriz ki: Hanımlarımızın her suretle tevsî’-i malûmât [bilgiyi yaygınlaştırmak], tezyîd-i vukûfuna [bilgisini artırmak] hizmet etmek mülkümüzde vücuduyla iftihar olunan muharrirelerimiz, edîbelerimiz ve şâirelerimizin efkârına mir’ât-ı in’ikâs olmak [düşüncelerini ayna gibi yansıtmak], yani eserlerini neşre vesatetle Osmanlı kadınlarının kabiliyyet-i fıtriyyesini göstermektir (…). Ahvâl-i âleme, vukûât-ı zamâna dair hanımlarımızın hoşuna gidecek bir tarzda malûmat vereceğimiz gibi gerek memâlik-i şâhânede ve gerek memâlik-i ecnebiyyede kadınlara ait şâyân-ı dikkat göreceğimiz vukûâtı da kaydedeceğiz. Talim ve terbiye-i etfâl, âtî [geleceğin çocuklarının öğretim ve eğitimi] için te’mîn-i saâdet ve ikbal demek olduğundan, ailelerimiz arasında bu noktanın intişarına [yayılmak] dikkat eyleyeceğiz.”
*“Tahdîs-i Ni’met-Ta’yîn-i Meslek”, Yeni harflerle Hanımlara Mahsus Gazete, s.24-25.
Hazırlayanlar: Fatma Büyükkarcı Yılmaz, Tülay Gençtürk Demircioğlu
Yayın Sponsoru: Finlandiya Büyükelçiliği
Çeviri Yazım Desteği: Süreyya Ağaoğlu Çocuk Dostları Derneği
ISBN: 978-975-8081-25-7
Önsözü görüntülemek için tıklayınız.
Alıntı: “Cemiyet-i beşeriyenin bidayet-i teşekkülünden bu ana kadar pek çok zaman geçti. Asırların sine-i seyyiatında gömülmüş olan bu müddet içerisinde tarih-i âlem birçok vakayi derceyledi. Erkekler on beşinci asrı müteakip hürriyetlerini gasbeden müessesata karşı isyana başladılar.
İbtida papazlardan hürriyetlerini almak için asırlarca uğraştılar. Mezhep muharebeleri, engizisyon mahkemeleri fayda vermedi. Volter’in meydana koyduğu hakayıkı tatbik için hepsine göğüs gerdiler. Nihayet hürriyet-i mezhebiyeleri temin edildi. Sıra hükümdar ve krallara geldi. Onlara daha ziyade şiddetli davrandılar. Azim inkılâplarla hürriyetlerini ilân ettiler. Yalnız bu esnada hürriyetleri temin edilmemiş bir kitle, bir kitle-i muazzama kaldı. O da biz zavallı kadınlar… Evet, erkekler zahiren bu kadar hürriyet-perver göründükleri halde hakikatte birer küçük müstebitten başka bir şey değillerdir. Hürriyet, hürriyet sadalarıyla koca kıtaları kanlara boğdukları esnada bile kendilerinden daha büyük, daha mühim olan âlem-i nisvanı gözleri görmedi. Onlara hukuk-ı siyasiye değil hukuk-i insaniye bile bahş etmekten çekindiler. İçlerinde hukukumuzu müdafaa etmek arzu edenlere bile feminist diye tahkir ve tezyif etmeye başladılar.”
*Y. Naciye, “Erkekler Hakikaten Hürriyet-perver midirler? Kadınlar Ne İstiyor?”, Yeni Harflerle Kadınlar Dünyası, Cilt I, s. 67-68.
Hazırlayan: Fatma Kılıç Denman
Yayın Sponsoru: Finlandiya Büyükelçiliği
ISBN: 978-975-8081-29-5
Önsözü görüntülemek için tıklayınız.
Alıntı: “Mârr o kızıl senelerden sonra i’âde-i hayât ve mevcûdiyyet eyleyen mu’azzam Osmânlı milletinin kavuştuğu şu aydınlık seherinde, muhit-i hâricî ve dâhilîsini, kendi kendisini anlamak, görmek ve bu sûretle te’mîn-i refâh ve terakkî eylemek için muhtâc ve meftûn olduğu esâslardan en birincisi şübhesiz matbû’âtdır.
Bu serbest – fakat doğru- aks-i sadâ-yı milletin ne kadar zor ve mühim vazifelerle mahmul ve mes’ûl bulunduğu âşikâr ve müsellemdir. Lâkin neye inkâr edelim ki, bütün o yığın yığın evrâk-ı matbû’a arasında yine derin ve bakıldıkça acılığı hiss edilen bir boşluk mevcûd ki elân doldurulamıyor, doldurulamıyordu.
Evet, siyâsî, edebî, fennî, ilmî… resâil-i muvakkate [süreli yayın] ve gayr-i mevkûtede o kadar esef-engiz [üzücü] ve darıltıcı bir noksân vardı: Nisâî bir gazete… Öyle nisâî bir risâle ki: umûma şâmil olsun, ‘aristokrasi’ denilen o mevhûm hayât-ı kibârâne-i hîçîden, hayâlden, muhayyelât-ı asabiyyeden, vehmiyyât-ı marîzâneden mümkün olduğu kadar uzak bulunsun. Öyle nisâî bir risale ki: kulübeden konağa, saraydan fakîr hâneye, havâssdan avâma, vasatdan en ileriye bir nîrengi çizerek küçük büyük düğümlerle yapılmış bir fikir ve ma’lûmât ağı gibi muhît-i nisâîmizi kaplasın. İşte bu ehemm-i mutlâk vazîfe-i ictimâ’iyyeyi ifâya iştirâk hevesiyle nâçîz Kadın risâlesi ilk numeroyu vaz’ ederek el birliğiyle terakkî eylemeye çalışmak için bu günden itibaren arz-ı nâsiye-i ictihâd eyliyor.”
*“İfâde-i Mahsûsa”, Yeni Harflerle Kadın, s.36.
Hazırlayanlar: Birsen Talay Keşoğlu, Mustafa Keşoğlu
Editör: Elif Mahir Metinsoy
Yayın Sponsoru: Finlandiya Büyükelçiliği
ISBN: 978-975-808-13-01
Önsözü görüntülemek için tıklayınız.
Alıntı: “Matbuatımızın dünyâya bir kızı daha geldi: ‘Türk Kızı…” Evet, şu anda ‘Türk Kadını’ olarak okuduğunuz mecmua birkaç hafta evveline kadar ‘Türk Kızı’ idi. Fakat her zî-hayât gibi o da ilk doğduğu gibi kalmadı. İrşâd, teşvik, muâvenet gıdâlarıyla kuvvetlendi, büyüdü ve işte bir kadın olarak huzurunuza çıkıyor. Niçin?… Eğer gazeteci mukaddimelerine vâkıf iseniz bu sualin cevâbını kolayca bulabilirsiniz. Kadınlığa, memlekete, istikbâle hizmet… Ve mukaddimelerde söylenmeyen, fakat her şeyin muharrikini teşkil eden bir şey daha: menfaat… Fakat, hayır, karie, emin ol ki, ‘Türk Kadını’nın zuhurunda üçüncü bir sebeb vardır. Bu sebeb!? Biraz müsâade: Avcı, kar ve rüzgâr içinde ba’zân bir küçük kuş için sâatlerce dolaşır, düşer, tırmanır ve ba’zân hayâtını fedâ eder. Bundaki sâik hizmet değil, menfaat hiç değildir. Eski bir kemân için iki milyon frank veren bir İngiliz de, bir şiir için gecelerini uykusuz geçiren şâir de, bir heykel için zevk ve servetini fedâ eden san’atkâr da, iki siyâh göz, yâhûd bir demet saç için intihâr eden gençteki sâik nedir?.. Aşk!.. İşte ‘Türk Kadını’nın asıl vâlidesi… Yazmak, yazdırmak, matbuata bir şeyler çıkarmak aşkı bizim de gecelerimizi uykusuz, zevk ve sıhhatimizi cılız bırakan, maddiyâtımızı eriten bir sâik olmuştur. Yalnız biz gideceğimiz yolun bir çöl olmaması, hedefimizin bir serâb çıkmaması için düşündük… Bizde ‘çocuk, talebe ve kadın…’ işlenmemiş birer maden idi. Hedefimizi bulmak için kerâmet değneğine hâcet yoktu. Karar ve kuvvet lâzımdı. Onları tedarik ettik. Ve işe başladık. ‘Talebe Defteri’ ve ‘Çocuk Edebiyâtı’ nasıl bu karar ve kuvvetin mahsûlü ise ‘Türk Kadını’ da aynı ailenin ferdidir. Nitekim ‘Muallimeler ve Muallimler Mecmûası’ da o zümreye dâhil olacaktır.
Matbuatsız terakki yoktur. Hâlbuki itiraf edelim, bizde kadınlık âdetâ matbuatsız olarak ilerliyor. Fakat bu gidiş nûr ve irfân kuvvetinden ziyâde zamanın çekip götürmesinden ileri gelmektedir. Bu, esir gibi, a’mâ gibi gitmektir. İstenildiği gibi ilerlemek için herkesin kendi kuvveti ve umumun bir hedefi olmalıdır. İşte ‘Türk Kadını’ bu neticenin, bu mesleğin mürebbiyesi olacaktır.”
*“Nasıl ve Niçin?”, Yeni Harflerle Türk Kadını, s. 3
Hazırlayan: Çiçek İlengiz
Yayın Sponsoru: Finlandiya Büyükelçiliği
Önsözü görüntülemek için tıklayınız.
ISBN: 9789944702614
Alıntı: “Bir milletin terakki ve teâlisi için en emin ve en kestirme yolu kadınlarını yükseltmektir. Bir milletde kadın ne kadar münevver, ne kadar yüksek, ne kadar muhterem, ne kadar hür ve sâhibe-i fikr-i selim olur ise o millet o kadar büyür, teâli eder. Maal-esef bizde kadınlık ekseriya ihmal ediliyor. Kadınlık bir süs, bir ziynet gibi telakki edilerek onun fikren, hissen tenevvürü, yükselmesi lüzumsuz addedilmiş, bu suretle ictimâî, ahlâkî terakkimize bir sed çekilmişdir. Gerçi birkaç seneden beri, kadınlarımızın tenevvürü, tahsili, hukuku nazar-ı dikkate alınmaya başlamış ve bir kadınlık mes’elesi çıkarılmış ise de; şimdiye kadar bu mes’eleyi mevzu bahis edenler, Avrupa’daki feminizm cereyanını taklide kalkışmışlar ve şüphesiz yanlış yola gitmişlerdir. Bunun için de bir semere hâsıl edemedikten başka eski hayratı da tahribe başlamışlardır. Bir İslam ve bilhassa bir Türk kadını bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman, hele hiç de bir Amerikan kadını değildir. Çünkü her kavim ve milletin kendine mahsûs ırsî, ictimâî, dinî, siyasî, kânûnî, bir takım kuyûdu, ananâtı vardır ki bunları ihmal etmek pek büyük bir hatadır. İşte bu ciheti nazar-ı dikkate almayarak sırf taklîd ile iş görmeye çalışmak, bahusûs kadınlık mesâilinde terakki değil, tedenniyi bâdî olur.
Biz de kadınlığı yükseltmek, tenvir etmek için; evvelemirde kendi muhîtimizin, ananemizin, âdâtımızın, taht-ı hükmünde bulunduğumuz türlü türlü mütehakkim kuyûdumuzun icâbetini nazar-ı dikkate almak, böyle emin bir yoldan yürümek iktiza eder.”
*“Mesleğimiz”, Yeni Harflerle Genç Kadın, s.2-3.”
Hazırlayan: Oğuz İcimsoy
Yayın Sponsoru: Finlandiya Büyükelçiliği
ISBN: 978-9944-702-66-9
Önsözü görüntülemek için tıklayınız.
Alıntı
Aile (1880)
“Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk kadın dergisinin çıkışından 11 yıl sonra yayımlanan Aile adlı dergi, Şemseddin Sami tarafından çıkarıldı. Derginin içindeki tüm yazıların da Şemseddin Sami tarafından yazıldığı anlaşılmakta olup, döneminin en önemli konusu olarak kadınların eğitimi üzerine yoğunlaşılmıştır. Bu nedenle derginin içeriği kız çocuklarının ve genç kızların okumasının önemini belirtir yazıları kapsamaktadır. Bir derginin nasıl okunacağı konusunda dergide yer alan ayrıntılı açıklama, okuma kültürü ve alışkanlığının yerleşmesi amacıyla oldukça didaktiktir. Beslenme kültürü, kötü alışkanlıklardan uzak durmak ve sokağın insanın yetişmesinde kötü etkileri üzerine de ayrıca yazılar yer almaktadır.”
Hanım (1921)
“Şemseddin Sami’nin Aile dergisinden 41 yıl sonra yayımlanan Hanım dergisi yalnızca 2 sayı çıkmıştır. Sedat Simavi tarafından yayımlanan dergi, 40 yıl önceki örneğine, Aile dergisine bakılarak incelendiğinde, oldukça karamsar bir içeriğe sahiptir. Doğal olarak bunun nedeni de İstanbul’un işgal altında olması ve Anadolu’da devam eden Milli Mücadele’dir. Savaşlarda yitirilen büyüklerin yokluğu sonucu çocukların üzücü durumları, özlemle beklenen eşler bunlardan bazılarıdır. Moda konuları da derginin içinde yerini almakta fakat kimi azınlıklara olumsuz göndermeler de bu yazılarda bulunmaktadır. Her iki dergiden günümüze ulaşan ise özellikle Aile dergisinin neredeyse tüm sayılarında dile getirilen genç kızların ve kadınların eğitimi konusunda, üzerinden 130 yıl geçtiği hâlde, bugün de aynı kaygıları dile getiriyor olmamızdır.”
*“Aile”, Yeni Harflerle Aile (1880) ve Hanım (1921), s. 3.
*“Hanım”, Yeni Harflerle Aile (1880) ve Hanım (1921), s. 77.