Arşivlik / Sayı 2

Travma Sonrası Hayatta Kalmak: Sorry, Baby Filmine Dair / Zeynep Naz İnansal 

Geçtiğimiz haftalarda bazı moda fotoğrafçıları hakkındaki taciz iddialarıyla başlayan ve kültür-sanat sektöründeki ifşalarla büyüyen süreç, cinsel taciz ve şiddetin günümüzde ne kadar yaygın olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu bağlamda hem gündemle ilişkilenen hem de cinsel saldırı ve travma sonrası hayatta kalma yolculuğunu zamansız bir yerden ele alan Sorry, Baby yılın en güçlü filmlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Sosyal medya üzerinden paylaştığı komedi videolarıyla ünlenen Eva Victor’un yazıp yönetip başrolünde yer aldığı film, uluslararası prömiyerini yaptığı Sundance Film Festivali’nden En İyi Senaryo ödülüyle döndü ve ardından Cannes Film Festivali’nde Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünde gösterildi. Victor’un kara komediye göz kırpan ilk uzun metrajı, travmatik bir olay yaşayan Agnes’in sürecine dingin ve cesur bir tonla yaklaşıyor.

Sorry, Baby’nin tanıtım cümlesi, Agnes’in başına kötü bir şey geldiğini, ama hayatın—en azından çevresindekiler için—devam ettiğini vurguluyor. Karakterle tanıştığımızda hayatın onun için adeta donduğunu, bir süredir pek de ilerlemediğini anlamış oluyoruz. Agnes, yüksek lisansını yaptığı departmanda öğretmen olarak işe başlamış, hala eski öğrenci evinde yaşıyor ve birkaç yıldır işe gitmek dışında yaptığı hiçbir şey yok. Ona geleceğe dair sorulan bir soruya, kendini gelecekte göremediğini söyleyerek cevap veriyor. Sonradan ilerlemeyi bıraktığı anın travma anına tekabül ettiğini anlıyoruz.

Victor’un dört bölüme ayırdığı filmin ilk bölümünde, Agnes’in eski ev ve sınıf arkadaşı Lydia onu ziyarete geliyor. Mezuniyet sonrası iş bulup New York’a taşınan ve aşık olan Lydia, şimdi de arkadaşıyla hamile olduğunu paylaşıyor. İkilinin hayatları arasındaki kontrast, birlikte katıldıkları mezunlar yemeğinde daha da belirginleşiyor. Tüm sınıf arkadaşları hayatın farklı alanlarındaki başarılarını anlatıp dururken Agnes uzaklara dalıyor. Ta ki, onun yeteneğinden ve tez danışmanlarının favorisi olduğundan bahsedilene dek. Agnes’in paniği ve Lydia’nın ona olan şefkatinden, bahsedilen danışmanın Agnes’in travmasında büyük bir payı olduğunu anlıyoruz.

Filmin ikinci bölümünde Agnes’in yüksek lisans senesine dönüyoruz. Yazı yeteneğiyle öne çıkan karakterimizin tez danışmanı tarafından ne kadar takdir edildiğini görüyoruz. Dostane ve profesyonel görünen bu takdir, danışmanın cinsel saldırısıyla son buluyor. Yönetmen, taciz anını göstermek yerine seyirciyi evin dışında bekletmeyi tercih ediyor. Seyircinin olaya tanık edilmeme seçimi, şimdilerde ifşa mekanizmasına yöneltilen eleştirilere bir cevap gibi işliyor. Agnes’in başına gelen saldırıya inanmamız için birebir tanıklığımıza gerek yok, üstelik çoğu zaman bu mümkün de değil. Bahsi geçen taciz ve cinsel saldırılar çoğunlukla kapalı kapılar ardında, tanıklardan uzakta ve kanıtlanamayacak biçimde gerçekleşiyor.

Agnes durumu Lydia’yla paylaştıktan sonra saldırıyı bildirdiği bir hastaneye gidiyor. Sert bir tavırla onu muayene eden doktor, saldırı sonrası duş aldığı için onu kınıyor. Danışmanı üniversiteye şikayet ettiğinde ise, kendisinin apar topar istifa ettiğini ve bu yüzden okulun bu konuda hiçbir şey yapamayacağını öğreniyor.

Agnes yaşadıkları sonrası doğru adımları izlese de, kurumların bu durumla başa çıkmak için ne kadar yetersiz olduğu apaçık. Sistem ve kurumlar ona travmayı aşmanın kendi işi olduğunu ima ediyor. Karakterin iyileşme yolculuğu filmin geri kalanında evlat edindiği kedi, yediği bir sandviç, bir yabancıyla ettiği sohbet gibi küçük anlarda yaşadığı aydınlanmalarla oluyor. Neyse ki Agnes, yaşadığı utanç ve suçluluğu günün sonunda geride bırakabiliyor. Sorry, Baby ise travma sonrası engebeli ve zorlayıcı yolculuğa gerçekçi ve buruk bir tanıklık sunmuş oluyor.

Künye: Zeynep Naz İnansal, “Travma Sonrası Hayatta Kalmak: Sorry, Baby Filmine Dair”, Arşivlik, sy. 2 (Ekim 2025), https://kadineserleri.org/travma-sonrasi-hayatta-kalmak-sorry-baby-filmine-dair/



Arşivlik Dijital Bülteni, Marjinal Portel Novelli katkılarıyla hazırlanmaktadır.