Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu Dijitalleştirme, Kataloglama ve Online Erişim Projesi / Şubat-Aralık 2022
Proje sponsorları: İstanbul İsveç Başkonsolosluğu (Consulate General of Sweden in Istanbul), European Endowment for Democracy (EED)
Bu projeyle Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu’nda yer alan 660 kadın kurum ve örgütünün belgeleri tasnif edilerek, dijitalleştirilip kataloglandıktan ve veri tabanına yüklendikten sonra, belgelerin 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde gözden geçirilmesi ve uygun olanların erişime açılması planlanmaktadır. Böylece kadın hareketinin tarihsel süreci ve mücadelesi bu zamana kadar ürettiği belgeler üzerinden görünür kılınacak, Türkiye’de ilk defa kadın örgütlerinin belgeleri toplu bir katalog üzerinden, zamana ve mekâna bağlı kalmaksızın erişilebilir olacaktır.
Projenin ilk aşaması tasnif, dijitalleştirme, kataloglama ve veritabanına yükleme süreçlerini; ikinci aşaması ise belge tanımlarının kataloglama kriterlerine uygunluğunun uzmanlarca kontrol edilmesi ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu çerçevesinde gözden geçirilmesi çalışmalarını içerir. Tüm çalışmalar tamamlandıktan sonra belgeler açık erişime sunulacaktır.
Koleksiyonun kapsamı:
Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu’nda 600’ün üzerinde kadın kurum ve örgütlenmesine ait belge bulunuyor. Bu kadın örgütleri ana hatlarıyla şöyle sınıflandırılabilir: Liberal feminist politikalar bağlamında siyasal, ekonomik, eğitim ve kültürel alanda hakların elde edilmesi, benimsetilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik olanlar; kadın partileri (Kadınlar Halk Fırkası 1923), Ulusal Kadın Partisi (1972), Kadın Partisi (2014); merkezine kadınları siyasal alanda güçlendirme politikalarını koyan, kadın emeğinin görünürlüğünü sağlamaya, kadın emeğini değerlendirmeye ve kadınları ekonomik olarak güçlendirmeye yönelik vakıflar ve kooperatifler; sanat ve edebiyat konularına odaklananlar; kadına yönelik şiddet, istismar vb. konularda çalışanlar; anneliğe vurgu yapan, anne-çocuk sağlığıyla ilgili yapılar; kadın sağlığı ve engellilik odaklılar; cinsel yönelim ve cinsel kimlik mücadelesi eksenli yapılar; yayıncılık, danışmanlık vb. şirket niteliği taşıyanlar; akademik kaygılarla kurulan yapılar; üniversitelerin kadın araştırmaları merkezleri; kadın platformları; inisiyatifleri; son yıllarda ağırlıklı artan sosyal medya ve internet platformları…. Ayrıca uluslararası örgütlerin Türkiye’deki örgütlenmeleri (örneğin Soroptimist Kulüpleri); antikomünist politikalar çerçevesinde kurulmuş milliyetçi kadın dernekleri; devrimci ve sosyalist sıfatları kullanan kadın örgütleri; dinsel, mezhepsel ve etnik kimliklere vurgu yapanlar. Öte yandan il veya bölge adının ön plana çıkarıldığı Ankara, Antalya, Adana, Bursa, Bodrum Van, Muş ve Güneydoğu Anadolu, Ege, Marmara’daki örgütlenmeler; kadın öğrencilerin kurduğu dernek ve kulüpler ile 2013’teki Gezi eylemleri sonrasında kurulan platformlar ve dernekler kadın örgütlenmelerinin başlıcaları arasında sayılabilir.
Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu’nda yer alan kadın örgütlerine kronolojik olarak bakıldığında ise örgütlenme amaçları açısından beş gruba ayrılabilir: İlk gruba 1923’ten, 1960’ların ilk yarısına kadar kurulan kadın örgütleri girer. Bunlar; siyasal, hukuki, ekonomik, eğitim ve annelik temaları çerçevesinde yapılanmıştır. Kadınların mücadele ettikleri temalar, yeni kurulan bir ülkede kadınların haklarını elde etme ve topluma benimsetme çabalarıyla uyumludur. Bu kadın örgütleri feodal değerlerin ve ataerkil kültürün egemenliği altındaki bir toplumsal yapıda kadınlara yönelik hak mücadelesi verir. İkinci gruba giren örgütler ise 1965’ten 1980’lere dek dünyadaki ve ülkemizdeki siyasal değişimlerden etkilenen ve toplumsal hareketlerle dirsek teması içinde olan kadın örgütleridir. Bunlar arasında soğuk savaş döneminin söylemleri doğrultusunda bir araya gelen örgütler yer alır. Bu örgütler komünizmle mücadeleyi eksenine koyan, milliyetçi kadın örgüleridir. Bunun yanı sıra 1980’lere dek, devrimci ve sosyalist kadın örgütlenmeleri de kitlesel desteği olan yapılar olarak karşımıza çıkar. Üçüncü grupta da 1980 sonrasında yükselen kadın hareketinin etkisiyle kurulan dernekler, vakıflar ve platformalar yer alır. Bu yapılar daha çok toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik politikalar geliştirilmesine, kadın tarihine katkıda bulunmaya yönelik içeriğe sahiptir ve bu doğrultuda çalışmalar gerçekleştirmiştir. 1980’lerin başından 1990’lara dek olan süreçte Kadın Çevresi, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı kurulur. Aynı zamanda üniversitelerin kadın araştırma merkezleri açılır. 1990’lardan 2000’lere dek bu kurumların çıktıları niceliksel ve niteliksel olarak hızlı bir biçimde artar. Dördüncü gruba giren örgütlenmelerde postmodern düşüncenin yansımaları görülür: Özellikle 1990’ların ikinci yarısından itibaren dinsel, mezhepsel, etnik politikaları toplumsal cinsiyet temelinde yorumlamak üzere yola çıkan kadın örgütleridir. Beşinci gruba ise hem inanç temelli yapılara eleştirel bakan, hem de güncel siyasal gelişmelere alternatif oluşturma çabası içinde olan, laikliği savunan ve kadınlara yönelik hak kayıplarına karşı mücadele eden kadın örgütleri girmektedir. Özetle Anadolu coğrafyası yüzyıllar boyunca kadın örgütlerinin doğumuna ve gelişimine tanıklık etmiştir. 2. Meşrutiyet’ten itibaren kadın örgütlenmeleri güçlenerek Cumhuriyetin kuruluş sürecindeki kazanımların entelektüel zeminini oluşturur. Cumhuriyetin ilk yıllarında kadın eğitimine büyük anlam yüklenir ve çeşitli mesleklerde öncü kadınlar yetiştirilir. Bu kadınlar sumerolog, arkeolog, astronomi bilgini, mühendis, felsefeci, sanatçı, doktor, ebe, hemşire, öğretmen vb. mesleklerde iz bırakırlar. Türkiye’deki kadın örgütlerini kadınların toplumsal konumlarını güçlendirmede son derece önemli yapılar olarak değerlendirmemiz bu tarihsel süreçle ilişkilidir. Bununla birlikte kadın örgütlerinin ürettikleri politikaların niteliği de önemlidir. Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar, kadınlar arası ayrımlara değil de kadınların ortak sorunlarına, güçlenmelerine ve kadın dayanışmasına katkı yaptıkları oranda etkili olacaktır. 1980’den sonra Dayağa Karşı Dayanışma Kampanyası çerçevesinde yükselen kadın hareketi, kadınlar arası farklılıklardan ziyade ortak sorunlar çerçevesinde toplumsal meşruiyet oluşturdu. Sonuç olarak, Kadın Örgütleri ve Örgütlenmeleri Koleksiyonu’nda yapılması planlanan Dijitalleştirme, Kataloglama ve açık erişim projesi bu meşruiyetin zeminini daha da güçlendirecek, kadın örgütlerine yakından bakmamıza ve yeni politikalar oluşturmamıza katkı sunmamızı sağlayacak potansiyeller içeriyor.